Akvaryum balığı havasız ne kadar yaşar ?

Bengu

New member
Akvaryum Balığı Havasız Ne Kadar Yaşar? – Bir Cam Fanusun İçinde Hayat

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Aslında sadece bir balığın hikâyesi değil bu; biraz insanın, biraz sevmenin, biraz da anlamaya çalışmanın hikâyesi…

Belki de hepimizin içinde, o küçük cam fanusta sessizce nefes almaya çalışan bir balık vardır.

---

Başlangıç: “Oksijen Motoru Bozulmuş”

Bir akşamüstüydü. Serhat, eve geldiğinde ilk fark ettiği şey sessizlikti. Normalde akvaryumun köşesindeki küçük motorun o sürekli uğultusu olurdu; hani insana bir çeşit huzur veren, arka planda hep orada duran seslerden…

Ama o gün o ses yoktu.

Camın önünde durdu, akvaryumun içindeki balıklarına baktı. Mavi pullarıyla ışıldayan “Kivi” yüzeye yaklaşmış, ağzını sık sık açıp kapatıyordu.

Serhat hemen anladı — motor bozulmuştu.

Erkeklerin o klasik refleksiyle hemen hesap yapmaya başladı:

> “Tamam, şimdi hava akışı durmuş. Ortalama oksijen çözünürlüğü 8 mg/L... Balıklar 3-4 saat idare eder. En yakın petshop 20 dakika uzakta. Hızlı davranırsam kurtarırım.”

Evet, Serhat analitik bir adamdı. İşinde de, hayatında da “çözüm üretmek” onun için bir yaşam biçimiydi. Ama o akşam, ne kadar stratejik düşünürse düşünsün, camın ardındaki o küçük canlının korkusunu sayılarla hesaplayamazdı.

---

Empatiyle Yaklaşmak: “Belki Biraz Onun Gibi Hissetmeliyim”

Serhat’ın eşi Elif mutfaktan çıktı, elinde bir bardak suyla. Durumu görünce hemen anladı.

> “Motor mu bozuldu?” dedi.

> “Evet, ama merak etme. Yenisini alırım, sorun yok.”

Elif yaklaştı, balığın cama çarpar gibi yüzmesine baktı.

> “Baksana Serhat,” dedi, “sanki panik yapıyor. Küçücük bir yerde, nefes alamıyor belki.”

Serhat biraz alaycı bir tebessümle, “Canım, o bir balık. Panik yapmak gibi bir duygusu olmaz ki,” dedi.

Elif sustu. Gözleri akvaryuma takıldı, ardından yavaşça fısıldadı:

> “Belki biz olsak, aynı durumda ne hissederdik?”

O an ikisi de sessiz kaldı. Belki de ilk kez o akşam, bir balığın gözünden baktılar hayata.

---

Zamanın Ağırlığı

Serhat petshop’a koştu, ama dükkan kapanmak üzereydi. Satıcı, “Yarın sabah açarız abi, şimdi sistem kapalı,” dedi.

Yani balıklar geceyi havasız geçirecekti.

Eve döndüğünde Elif hâlâ akvaryumun başındaydı. Elinde bir kaşıkla suyu karıştırıyordu, tıpkı bir çorba gibi.

> “Ne yapıyorsun sen?” diye sordu Serhat şaşkınlıkla.

> “Suyun yüzeyini hareket ettiriyorum,” dedi Elif. “Belki biraz oksijen karışır.”

Serhat önce güldü, sonra sustu. Çünkü o küçük hareket, çaresiz bir sevginin ifadesiydi.

Bilimsel değildi, ama insandı.

O gece Elif sabaha kadar akvaryumun yanında oturdu. Her beş dakikada bir suyu karıştırdı, balıkları izledi.

Serhat ise internette “akvaryum balığı havasız ne kadar yaşar” diye arama yaptı.

Ortalama süre: 6 ila 8 saat.

Ama saatler geçtikçe fark etti ki, bazen hayatta kalma süresi sadece biyolojik değil; bazen “beklenen” bir el, “gözeten” bir göz, “inanan” bir kalp kadar da uzun olabiliyordu.

---

Sabahın İlk Işığı: “Yaşamak, Bir Niyet Meselesiymiş”

Sabah olduğunda, Serhat yeni motorla eve döndü. Elleri titriyordu.

Elif gözleri kan çanağı gibi olmuş, başını cama yaslamıştı. “Kivi” hâlâ oradaydı. Nefes alıyordu.

Serhat motoru taktı, suyun içine baloncuklar yayılmaya başladı. Kivi hemen yüzeye yaklaşıp o baloncukların arasına daldı. Sanki “nihayet!” der gibiydi.

O an Serhat’ın içinden bir şey geçti.

O küçücük canlının hayatta kalmak için verdiği o mücadele, kendi yorgunluklarını hatırlattı ona.

Ne çok zaman, havasız kalmışlardı aslında — insanlar olarak.

İş yerinde, ilişkilerde, kalabalıkların ortasında…

Ve Elif’in o gece yaptığı şey, sadece balığı değil, onu da kurtarmıştı.

---

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Kalbi

Bu hikâyede Serhat çözüm odaklıydı. Her şeyin bir formülü olduğuna inanıyordu.

Elif ise empatiyle hareket ediyordu.

Biri “nasıl kurtarırız” derken, diğeri “nasıl yaşatırız” diye düşünüyordu.

İşte belki de hayatın dengesi burada gizliydi.

Bir tarafın bilgisiyle, diğer tarafın kalbi birleştiğinde, en kırılgan canlı bile hayatta kalabiliyordu.

Serhat sonradan şunu söyledi forumda bir paylaşımında:

> “O gece öğrendim ki, bir balık ne kadar yaşar sorusunun cevabı, ne kadar sevildiğiyle ilgilidir.”

Ve Elif ekledi:

> “Suyun içindeki oksijen kadar, yanında duran bir kalp de yaşam verir.”

---

Forumdaşlara Soru: Bizim Fanusumuz Ne?

Belki de hepimiz, bir cam fanusun içindeyiz.

Kimi iş stresiyle havasız kalıyor, kimi sevgisizlikle, kimi anlaşılmamayla…

Kimi nefes almak için çabalıyor ama kimse fark etmiyor.

O yüzden bu hikâyeyi sadece bir balığın değil, bizim nefes alma mücadelesi olarak düşünün.

Şimdi size sormak istiyorum sevgili forumdaşlar:

- Sizce bir balık havasız ne kadar yaşar?

- Ya bir insan, sevgisiz kaldığında ne kadar dayanabilir?

- Çözüm bulmak mı, yanında durmak mı daha değerlidir?

- Hayatınızda “su karıştıran biri” var mı, ya da siz birinin suyunu karıştırıyor musunuz?

---

Sonuç: Camın Ardında Hayat Var

Kivi hâlâ yaşıyor. Serhat her sabah suyun sıcaklığını ölçüyor, motorun sesini dinliyor.

Elif ise hâlâ her akşam o cama dokunuyor, “iyi misin” diyor.

Bazen birbirlerine bakıp gülüyorlar. Çünkü biliyorlar ki, o gece sadece bir balığı değil, kendilerini de kurtarmışlardı.

Ve o gün anladılar:

Bir akvaryum balığı havasız kaldığında sadece birkaç saat yaşayabilir…

Ama bir sevgiyle dokunulmuş yürek, sonsuza kadar.