Yas evreleri nelerdir ?

Baris

New member
Yas Evreleri: Hayatın “Büyük Finali”ne Giden Yolculuk

Herkese merhaba! Bugün biraz dağınık ama bir o kadar da eğlenceli bir konuya dalıyoruz: Yas evreleri! Evet, hayatın belki de en zor, en karmaşık, ama bir o kadar da ilginç süreçlerinden birisi. Herkesin yaşadığı, ama kimsenin açıkça konuşmak istemediği o “büyük final” süreci… Ama merak etmeyin, burası bir yas terapisi merkezi değil, sadece bu evreleri biraz daha eğlenceli ve samimi bir şekilde ele alacağız.

Zaten yas, ne kadar ağlatıcı bir konu gibi görünse de, bir o kadar da hayatta karşımıza çıkacak olan ilginç olaylardan sadece birisi. Kiminin başına yıllarca gelmeyen bir olay, kimisinin ise bir değil, beş değil, on kez gelip geçtiği bir deneyim. Peki, yas evreleri nedir? İnsanlar bu süreçte nasıl değişir? Erkekler neden her zaman çözüm odaklıdır, kadınlar ise ilişkiyi koruma çabasında? Hadi gelin, bir bakalım!

Yas Evrelerinin Temel Yapısı: Küçük Adımlar, Büyük Duygular

Yas, insanın bir kayıp yaşadıktan sonra geçirdiği duygusal süreçlerin toplamıdır. Bazen bu kayıp, sevdiğiniz birinin ölümünden kaynaklanır, bazen bir ilişkiyi kaybetmekten, bazen de bir iş fırsatını kaçırmaktan. Ama hepsinin ortak noktası, içinde büyük bir boşluk hissi barındırmalarıdır.

Dünya çapında psikologlar, yas evrelerini genelde beş ana aşamada tanımlarlar:

1. İnkar: “Yok canım, bu nasıl olabilir ki?”

İnkar, kaybın ilk anda anlaşılmayan, kabul edilmeyen bir gerçek olduğu evredir. Bu evrede kişi, kaybı kabullenmek yerine, "Hadi canım, bu nasıl olabilir ki?" diye kendini avutmaya çalışır. İşte burada erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı devreye girer. Bir erkek, kaybı inkar ettiğinde çözüm aramaya başlar. “Neden böyle oldu?” sorusunu sormaya ve hemen bir şeyler yapmaya meyillidir. Ama genelde "Yapılacak bir şey yok" dedikçe sinirlenirler, çünkü kaybı çözme ve telafi etme dürtüsü onları hareket etmeye zorlar.

Kadınlar ise bu evrede daha empatik bir şekilde kaybı hissedip, genellikle başkalarına daha yakın olur. Kadınlar, kaybı daha derinden hisseder ve duygusal olarak başkalarına, özellikle yakın çevrelerine bağlanmaya çalışırlar.

2. Öfke: “Bu adalet mi?”

Öfke, kaybın hemen ardından yaşanabilir. Kişi, kaybı kabullenmekte zorlansa da, bu evre duygusal patlamaların yaşandığı bir dönemdir. "Neden ben? Neden şimdi?" gibi sorularla, kişinin ruhu sarsılabilir. Erkekler genellikle bu evrede "Daha fazla iş yapmak" isteyebilir. Ya da "Bu durumda ne yapılır?" gibi pratik çözüm arayışlarına girerler. Kadınlar ise bu öfkeyi daha çok duygusal bir dille dile getirme eğilimindedir. Belki ağlayarak, belki de çevresindekilere tepki göstererek duygularını açığa vururlar.

Öfke evresinde bir şey çok net: Ne erkekler ne de kadınlar, kesinlikle başkalarına zarar vermek istemezler, fakat içlerindeki yoğun duyguları dışarı atacak bir çıkış yolu ararlar. Ancak işin garip tarafı, bu evre sona erdiğinde her iki taraf da daha rahatlar.

3. Pazarlık: “Peki ya bir şans daha?”

Pazarlık evresi, kaybın hala kabullenilemediği ama kişi kendini bazı çözümler aramaya zorladığı aşamadır. Bu evrede kişi, kaybı geri almak için bir şeyler yapmaya çalışabilir. Çoğu zaman, "Bir şans daha verseler, ne olurdu?" diye düşünürler. Erkekler genellikle bu evrede harekete geçmeye meyillidir; kayıptan sonra "Bir şeyler yaparak bunu çözebilir miyim?" düşüncesiyle hareket ederler. Kadınlar ise kaybın anlamını daha derinlemesine sorgulayabilir ve "Keşke böyle olmasaydı" tarzında daha duygusal yaklaşımlar sergileyebilirler.

4. Depresyon: “Hiçbir şeyin anlamı yok”

Bu evre, kaybın en derin hissedildiği, duygusal bir çöküş dönemidir. Kişi, yaşadığı kaybın etkisiyle uzun süreli üzüntü yaşayabilir. İşte bu noktada, erkekler genellikle çözüm aramaktan vazgeçer ve bir süre yalnız kalma ihtiyacı duyarlar. Kadınlar ise yine başkalarına daha yakın olmak isterler; duygusal destek arayışına girerler. Aslında bu evrede hem erkeklerin hem de kadınların birbirlerine yardımcı olabilmesi çok önemlidir. Erkekler, kadınların duygusal desteğe ihtiyacı olduğunu hissedebilir ve onlara empatik bir yaklaşım sergileyebilir.

5. Kabullenme: “Yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi”

Ve nihayet kabullenme evresine gelindiğinde, kişi kaybı tamamen kabul etmiş ve yeni bir yaşam döngüsüne adım atmıştır. Bu evrede hem erkekler hem de kadınlar hayatlarını yeniden şekillendirmeye başlarlar. Erkekler daha çok “Hadi, yeniden başlamak gerek” mantığıyla stratejik bir bakış açısı geliştirebilirken, kadınlar ise daha empatik bir şekilde bu süreci daha huzurlu bir şekilde kabul ederler.

Kabullenme evresi, kaybı geride bırakmanın değil, yaşamın her halini kabul etmenin bir sembolüdür. Bu evrede artık insanlar hayatlarına devam edebilecek kadar iyileşmiş, hatta daha güçlü bir şekilde yol alabilirler.

Sonuç Olarak: Yas, Bir Yalnızlık değil, Bir Dönüşüm Sürecidir

Yas evreleri, her birimizin hayatında karşılaştığı, ama çok azımızın hakkıyla konuşabildiği süreçlerdir. Kaybın acısı, zamanla azalabilir, ancak her bir evre bizi daha güçlü bir insan yapar. Erkeklerin çözüm odaklı stratejik bakış açıları ile kadınların empatik ve ilişki odaklı yaklaşımları, bu evrelerin her birinde farklı renkler oluşturur. Her ikisi de aslında bir yolculuğun parçasıdır, belki de hayatın en derin ve en öğretici yolculuğudur.

Unutmayın, kayıp bir son değildir; aksine, hayatın yeni bir başlangıcına açılan kapıdır.