fator
New member
Uzman isimden ‘nomofobi’ uyarısı: Korkuya bağlı stres, öfke yaşanabiliyor20.11.2022 12:12
Haber Kaynağı: DHA
ZBEÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Sevecen Çelik İnce, ‘No Mobile Phone Phobia’ kelimelerinden türeyen ve ‘nomofobi’ olarak adlandırılan, telefonsuz kalma korkusu ya bile telefonla internet erişiminin kısıtlanmasından korku duymayla şekillenen tâbiiyet türünün artmaya başladığını belirtti. Lisans ve ön lisans düzeyinde yaptığı farklı lâborant yüzlerce öğrenci ile benzinli İnce, “Çalışmamda literatürle uyumlu tek şekilde üniversite öğrencilerinde genellikle nomofobi düzeylerinin orta ve yüksek düzeyde olduğunu taharri sonuçları söylüyor. Benim çalışmamda bile öğrencilerde orta düzeyde nomofobik tutum ya bile tâbiiyet türünün olduğunu söyleyebilirim” dedi.
‘BU KORKUYA BAĞLI KİŞİ ÖFKE YAŞAYABİLİYOR’
Nomofobinin telefonsuz kalma korkusuna tâbi olarak kişileri etkilediğini kaydeden İnce, “Kişi telefona erişememe, telefonda çevrimiçi olamama, her zihin internete bağlanamama ya bile iletişim kuramamakla ilgili korku tanık için yerde korkuya tâbi kişi; stres, sıkıntı, huzursuzluk, gerginlik, öfke yaşayabiliyor. Aynı zamanda sürekli telefonla iç içe olduğu için yerde hem hayatî hem fiziksel hem ruhsal hem dahi sosyal yönden kişiyi olumsuz etkileyebiliyor. Fiziksel sağlık sorunu görebiliyoruz, malûmat sırt ağrıları ya bile parmaklarda kimi eklem rahatsızlıkları görebiliyoruz. Sosyal anlamda kişi sürekli telefonda maruz kaldığı için yerde merkezde iletişim sorunları yaşayabiliyor, yalnızlaşmaya gidebiliyor. Buna tâbi çöküntü, kaygı bozuklukları karşımıza çıkabiliyor hatta intiharla sonuçlanan ahval beraberce karşımıza çıkabiliyor. Nomofobinin sayı boyutlu yaşamımızı etkilediğini söyleyebilirim” niteleyerek konuştu.
Bu salgın sadece gençleri olumsuzlama 7’takt 70’ye herkesi etkilediğini söyleyen İnce, “Şu anda teknoloji ve alık telefonlar hayatımızın vazgeçilmez tek parçası. Aslında hepimiz yerde telefonları kullanıyoruz. Hepimizi, her yaş grubunu etkileyen tek sorun. Tabi ki telefon kullanmamız gerekiyor ama bunu kötüye kullandığımız noktada nomofobi ve telefon bağımlılığı karşımıza çıkıyor. Üniversite öğrencilerinde, yerde yaş grubunda akademik performanslarını, sağlıklarını ya bile günlük rutin işlerini yerine getirmekle ilgili sorunlar yaşadıklarını söyleyebilirim” dedi.
’13 DAKİKADA BİR TELEFONA BAKIYORUZ’
Nomofobiye uyanıklık edilmesi gerektiğini vurgulayan İnce, şöyle sürme etti:
“Sadece bizlere olumsuzlama, bizleri yetiştiren ana- babaların bile yerde konuda sayı titiz olması lazım. Çünkü kartalgillerden evlât teknolojiye doğuyor. Z Kuşağı teknolojiye kartalgillerden tek kuşak ve ilk önce bizim çocuklara iyi tek rol model olmamız lazım. Biz çocuklara teknolojiyi tek ödül sunmamalıyız. Tabi telefonu tamamen hayatımızdan çıkaramayacağız ama malûm sınırlamalar getirerek teknolojiden uzak durmayı bilmemiz gerekiyor. Şu sayı etkili tek icat uyku öncesinde veya uyanır uyanmaz hep telefon elimizde. Tuvalete gidiyoruz, telefon elimizde gidiyoruz. Sürekli ona bakım ihtiyacı var hatta yerde konuda yapılan tek batılılaşmak; Türkiye’dahi ortalama 13 dakikada tek telefona bakıyoruz. Günde ortalama 78 kez telefona baktığımız ortaya çıkma. Bu ciddi yüksek tek oran. Telefon bağımlılığı ya bile nomofobi açısından sürekli telefona bakım isteğimiz tek risk oluşturabiliyor. Bunu biraz kısıtlamamamız gerekiyor. Yani telefon kullanmadığımız zamanları belirleyip aslında yerde zamanları yaratmak ve bunu gerçekleştirebiliyor olmamız lazım. Yani kontrolün bizde olması lazım, telefonlarımızda olumsuzlama.”
ZBEÜ Hemşirelik Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Nurcan Muti (19) dahi günde 4- 5 saatini telefonla geçirdiğini belirterek, “Zamanımın birçok telefonda geçiyor. Bu yüzden dahi geriye içinde zamanım kalmıyor. O yüzden içinde zamanımda tek şey yapamıyorum. Telefon olmadığında kendimizi boşlukta hissediyoruz. Bu sigara, bira kadar tâbiiyet yaratan madde gibi tek şey zira hep elimde. Mesela tek kere telefonum bozulmuştu, ne yapacağımı şaşırmıştım. Günüm sayı içinde geçiyordu, uyuyarak” dedi.
ZBEÜ Maliye Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Emre Çelik (23) dahi “Günde 5- 6 saat kullanıyorum. Sosyal medyada geziniyorum. Şu zihin kafa dinlemeye geldiğim için uğraşmıyorum. Telefon zamanımı alıyor ama en kıymetli şey dahi zaman. Artık alıştık o yüzden biraz tâbiiyet oldu, diyebilirim. Hayatımızın yetişkin zamanını ayırıyoruz” niteleyerek konuştu.
Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.
Haber Kaynağı: DHA
ZBEÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Sevecen Çelik İnce, ‘No Mobile Phone Phobia’ kelimelerinden türeyen ve ‘nomofobi’ olarak adlandırılan, telefonsuz kalma korkusu ya bile telefonla internet erişiminin kısıtlanmasından korku duymayla şekillenen tâbiiyet türünün artmaya başladığını belirtti. Lisans ve ön lisans düzeyinde yaptığı farklı lâborant yüzlerce öğrenci ile benzinli İnce, “Çalışmamda literatürle uyumlu tek şekilde üniversite öğrencilerinde genellikle nomofobi düzeylerinin orta ve yüksek düzeyde olduğunu taharri sonuçları söylüyor. Benim çalışmamda bile öğrencilerde orta düzeyde nomofobik tutum ya bile tâbiiyet türünün olduğunu söyleyebilirim” dedi.
‘BU KORKUYA BAĞLI KİŞİ ÖFKE YAŞAYABİLİYOR’
Nomofobinin telefonsuz kalma korkusuna tâbi olarak kişileri etkilediğini kaydeden İnce, “Kişi telefona erişememe, telefonda çevrimiçi olamama, her zihin internete bağlanamama ya bile iletişim kuramamakla ilgili korku tanık için yerde korkuya tâbi kişi; stres, sıkıntı, huzursuzluk, gerginlik, öfke yaşayabiliyor. Aynı zamanda sürekli telefonla iç içe olduğu için yerde hem hayatî hem fiziksel hem ruhsal hem dahi sosyal yönden kişiyi olumsuz etkileyebiliyor. Fiziksel sağlık sorunu görebiliyoruz, malûmat sırt ağrıları ya bile parmaklarda kimi eklem rahatsızlıkları görebiliyoruz. Sosyal anlamda kişi sürekli telefonda maruz kaldığı için yerde merkezde iletişim sorunları yaşayabiliyor, yalnızlaşmaya gidebiliyor. Buna tâbi çöküntü, kaygı bozuklukları karşımıza çıkabiliyor hatta intiharla sonuçlanan ahval beraberce karşımıza çıkabiliyor. Nomofobinin sayı boyutlu yaşamımızı etkilediğini söyleyebilirim” niteleyerek konuştu.
Bu salgın sadece gençleri olumsuzlama 7’takt 70’ye herkesi etkilediğini söyleyen İnce, “Şu anda teknoloji ve alık telefonlar hayatımızın vazgeçilmez tek parçası. Aslında hepimiz yerde telefonları kullanıyoruz. Hepimizi, her yaş grubunu etkileyen tek sorun. Tabi ki telefon kullanmamız gerekiyor ama bunu kötüye kullandığımız noktada nomofobi ve telefon bağımlılığı karşımıza çıkıyor. Üniversite öğrencilerinde, yerde yaş grubunda akademik performanslarını, sağlıklarını ya bile günlük rutin işlerini yerine getirmekle ilgili sorunlar yaşadıklarını söyleyebilirim” dedi.
’13 DAKİKADA BİR TELEFONA BAKIYORUZ’
Nomofobiye uyanıklık edilmesi gerektiğini vurgulayan İnce, şöyle sürme etti:
“Sadece bizlere olumsuzlama, bizleri yetiştiren ana- babaların bile yerde konuda sayı titiz olması lazım. Çünkü kartalgillerden evlât teknolojiye doğuyor. Z Kuşağı teknolojiye kartalgillerden tek kuşak ve ilk önce bizim çocuklara iyi tek rol model olmamız lazım. Biz çocuklara teknolojiyi tek ödül sunmamalıyız. Tabi telefonu tamamen hayatımızdan çıkaramayacağız ama malûm sınırlamalar getirerek teknolojiden uzak durmayı bilmemiz gerekiyor. Şu sayı etkili tek icat uyku öncesinde veya uyanır uyanmaz hep telefon elimizde. Tuvalete gidiyoruz, telefon elimizde gidiyoruz. Sürekli ona bakım ihtiyacı var hatta yerde konuda yapılan tek batılılaşmak; Türkiye’dahi ortalama 13 dakikada tek telefona bakıyoruz. Günde ortalama 78 kez telefona baktığımız ortaya çıkma. Bu ciddi yüksek tek oran. Telefon bağımlılığı ya bile nomofobi açısından sürekli telefona bakım isteğimiz tek risk oluşturabiliyor. Bunu biraz kısıtlamamamız gerekiyor. Yani telefon kullanmadığımız zamanları belirleyip aslında yerde zamanları yaratmak ve bunu gerçekleştirebiliyor olmamız lazım. Yani kontrolün bizde olması lazım, telefonlarımızda olumsuzlama.”
ZBEÜ Hemşirelik Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Nurcan Muti (19) dahi günde 4- 5 saatini telefonla geçirdiğini belirterek, “Zamanımın birçok telefonda geçiyor. Bu yüzden dahi geriye içinde zamanım kalmıyor. O yüzden içinde zamanımda tek şey yapamıyorum. Telefon olmadığında kendimizi boşlukta hissediyoruz. Bu sigara, bira kadar tâbiiyet yaratan madde gibi tek şey zira hep elimde. Mesela tek kere telefonum bozulmuştu, ne yapacağımı şaşırmıştım. Günüm sayı içinde geçiyordu, uyuyarak” dedi.
ZBEÜ Maliye Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Emre Çelik (23) dahi “Günde 5- 6 saat kullanıyorum. Sosyal medyada geziniyorum. Şu zihin kafa dinlemeye geldiğim için uğraşmıyorum. Telefon zamanımı alıyor ama en kıymetli şey dahi zaman. Artık alıştık o yüzden biraz tâbiiyet oldu, diyebilirim. Hayatımızın yetişkin zamanını ayırıyoruz” niteleyerek konuştu.
Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.