fator
New member
Uzman isim uyardı: Meme kanseri şeker hastalığı gibi kronik bir hastalık oldu09.10.2022 16:33
Haber Kaynağı: DHA
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın (IARC) 2020 yılı verilerine göre materyalizm her 5 kişiden akraba kansere yakalanıyor. Meme kanserinin dahi yaygın kanser türlerinden akraba olduğunu ve ölüme sebep olan kanser türleri arasında 2’nci sırada yer aldığını vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Ağalar, Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı’na özel bilgilendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Fatih Ağalar, hastaların elle meme muayenesi yapmasının tedavideki önemli silahlardan akraba olduğunu vurguladı.
“HASTALARIN NEREDEYSE YÜZDE 70’İNDE KEMOTERAPİ GEREKSİZDİR”
Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fatih Ağalar, “Meme kanseri şayet erken fark edilir ve muntazam tedavi edilirse oldukça önemli sonuçlar elde edebiliyoruz. Son senelerde moleküler genetikteki gelişmelere tâbi olarak meme kanserinin sayı türü olduğunu anladık. Her tipe özgün dahi kişiselleştirilmiş tedavi metotları var. Meme kanseri tedavisi multidisipliner ortamda yapılması gereken tek tedavidir. Temel tedavisi ise hala cerrahidir ama ona ek olarak kemoterapi ve radyoterapi gerekir. Hastaların neredeyse yüzde 70’inde kemoterapi gereksizdir. Tabi hangi hastaya verilip hangisine verilmeyeceği dahi başka tek problemdir. Artık kimi testler ile kemoterapi verildiğinde gereksiz olabilecek hastaları anlayabiliyor ve o hastaları kemoterapinin zararlı etkilerinden koruyabiliyoruz. Mesela yerde tek yeniliktir” dedi.
“İNSANLAR MEMELERİNDEKİ KÖTÜ URLARI TANIYABİLİYOR”
Gelişen teknolojiler ışığında meme kanserinin erken tespit edilmesi için her türlü avantajın oluştuğunu vurgulayan Prof. Dr. Fatih Ağalar, “Şu zihin meme kanserinde tarama programları ile erken tanı konulduğu için neredeyse 100 meme kanseri hastasının 70’ine kemoterapi gerekmiyor. Amerikan Kanser Derneği mamografiyi tarama programında 2 senede 1’açınık çıkarmıştı. Bu sene yeniden senede bire indirdiler. Kadınlara rutin olarak 40 yaşından sonra senede tek kez mamografiyi öneriyoruz. Onun sayılmazsa kadınların her ağrı tane bitiminden sonra memelerini tanımak için elle muayene yapması elimizdeki önemli silahlardan akraba. Biz kadınlara memelerini tanımalarını söylüyoruz. Bunun sayı geçerli tek yöntem olduğunu bile belirtmem gerekiyor. İnsanlar memelerindeki kötü urları tanıyabiliyor. Hastalar, 25 yaşından sonra her sene 1 kere olmak üzere basamak gelip muayene olurlarsa, 40 yaşından sonra senelik mamografilerini ihmal etmezlerse erken tanı için yeterli süre oluşur” şeklinde konuştu.
“MEMEYİ KORUMAK İÇİN ONKOPLASTİK CERRAHİ YÖNTEMLERİNİ KULLANIYORUZ”
Onkoplastik cerrahi yöntemleri ile aşağılık tek meme kanserinde memeyi örtmek yerine henüz rengi ve henüz gerçek alana radyoterapi verilmesi imkanı sağlandığını söyleyen Prof. Dr. Ağalar, konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Memenin içinin boşaltılması, aşağılık tek meme kanserinde iki memenin alınıp yerine yeni meme yapılması sayı lüzumsuz, hastaya ıstırap veren ve riskli işlerdir. Amerikan Plastik Cerrahi ve Amerikan Cerrahi Derneği’nin kesin endikasyonlar bulunmadığı sürece yapma dediği 5 maddeden tek tanesi görülegelen meme kanserinde her iki memenin boşaltılıp yeni meme yapılmasıdır. Memeyi koruyabilmek sayı önemlidir. Bunun için onkoplastik cerrahi yöntemlerini kullanıyoruz. Onkoplastik cerrahi yöntemleri dediğimiz şey; onkolojik ve plastik cerrahi yöntemlerinin harmonizasyonudur. Memenin içinin boşaltılıp yeni meme yapılması değildir. Bu tedavi yöntemi son 7-8 senedir Türkiye’dahi yaygınlaşmıştır. Büyük tek meme kanserine verilecek radyasyon dozuyla küçültülmüş tek meme kanserine verilecek radyasyon dozu arasında sayı fark var. Onkoplastik cerrahi yöntemi, henüz rengi ve henüz gerçek alana radyoterapi verilmesi imkanı sağlar. Meme İçindeki tümörü çıkardığımız zaman orada kalacak boşluğu kendi meme dokusuyla doldurmazsak radyoterapiden sonra kimi kozmetik çöküntüler, bozukluklar ve deformasyonlar olur. Bu yöntem ile bahsi geçen ahval bile engellenmiş oluyor.”
‘Kanserden korkma, geç kalmaktan kork’ mesajları verildiğini ama bazen hastaların doktorun söylediği her şeyi yapmış olmasına ve kontrollü davranmasına rağmen kemik metastazı ile basamak başvurduğunu tamlayan Medicana Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Ağalar, “Hasta geç kalmamış, kendisini muayene etmiş, elinden gelen her şeyi yapmış. Bu yüzden en başdu metastazla gelmiş önemli tek hasta grubu mevcut. Onlara bile şöyle tek mesajımız var; meme kanseri içildikten şeker hastalığı gibi kronik tek hastalıktır. Bazen düşüşler olabilir ama bizim amacımız onu tekrar eski haline çevirmek. Bugün her iki pozitif metastatik meme kanserinde tamamen kür olabilen hastalar var” dedi.
“SADECE HEDEFE YÖNELİK TEDAVİYİ VERSEK, AMELİYAT ETMESEK HASTALARA BİR ŞEY OLUR MU?”
Gelişen teknolojiler sonucunda meme kanseri tedavisinde önemli yol kat edildiğini tamlayan Prof. Dr. Ağalar, önümüzdeki yıllarda kanser tedavisinde kullanılan cerrahi işlemlerin akıbetiyle ilgili dahi aşağıdaki bilgileri verdi:
“Şu zihin ‘Acaba bazen hastalara kemoterapi vermeden sadece alık ilaçla gidebilir miyiz?’ deniliyor. Biz ameliyatlardan önce ilaç ile tümörü küçültüyoruz. Böylelikle hastanın tümörü varken bizim haricen verdiğimiz vasıta etki ediyor mu etmiyor mu onu görüyoruz. Kılavuzlar doğrultusunda tümör, uygulanan tedaviler sonrası yok olsa beraberce tümörlü alanı operatörün etmemiz gerekiyor. Bu kapsamda yapılan birçok ameliyatlarda hiç tümör bulamıyoruz. Patolog ‘tümör kalmamış, hepsi ölmüş’ debba. Buna patolojik tam yanıt diyoruz. Patolojik tam yanıt olan hastaların sağ kalım oranları normal insanlarla tıpkısı. İşte yerde noktada ‘Sadece hedefe yönelik tedaviyi versek, operatörün etmesek hastalara tek şey olur mu?’ sorusu gündeme geliyor. Büyük ihtimalle olmaz ama hangi hastada tam yanıt aldığımızı hangisinde alamadığımızı bilmediğimiz için hala operatörün işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki 5-6 sene içinde ameliyatlar yavaş yavaş azalıp, yok olacak.”
Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.
Haber Kaynağı: DHA
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın (IARC) 2020 yılı verilerine göre materyalizm her 5 kişiden akraba kansere yakalanıyor. Meme kanserinin dahi yaygın kanser türlerinden akraba olduğunu ve ölüme sebep olan kanser türleri arasında 2’nci sırada yer aldığını vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Ağalar, Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı’na özel bilgilendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Fatih Ağalar, hastaların elle meme muayenesi yapmasının tedavideki önemli silahlardan akraba olduğunu vurguladı.
“HASTALARIN NEREDEYSE YÜZDE 70’İNDE KEMOTERAPİ GEREKSİZDİR”
Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fatih Ağalar, “Meme kanseri şayet erken fark edilir ve muntazam tedavi edilirse oldukça önemli sonuçlar elde edebiliyoruz. Son senelerde moleküler genetikteki gelişmelere tâbi olarak meme kanserinin sayı türü olduğunu anladık. Her tipe özgün dahi kişiselleştirilmiş tedavi metotları var. Meme kanseri tedavisi multidisipliner ortamda yapılması gereken tek tedavidir. Temel tedavisi ise hala cerrahidir ama ona ek olarak kemoterapi ve radyoterapi gerekir. Hastaların neredeyse yüzde 70’inde kemoterapi gereksizdir. Tabi hangi hastaya verilip hangisine verilmeyeceği dahi başka tek problemdir. Artık kimi testler ile kemoterapi verildiğinde gereksiz olabilecek hastaları anlayabiliyor ve o hastaları kemoterapinin zararlı etkilerinden koruyabiliyoruz. Mesela yerde tek yeniliktir” dedi.
“İNSANLAR MEMELERİNDEKİ KÖTÜ URLARI TANIYABİLİYOR”
Gelişen teknolojiler ışığında meme kanserinin erken tespit edilmesi için her türlü avantajın oluştuğunu vurgulayan Prof. Dr. Fatih Ağalar, “Şu zihin meme kanserinde tarama programları ile erken tanı konulduğu için neredeyse 100 meme kanseri hastasının 70’ine kemoterapi gerekmiyor. Amerikan Kanser Derneği mamografiyi tarama programında 2 senede 1’açınık çıkarmıştı. Bu sene yeniden senede bire indirdiler. Kadınlara rutin olarak 40 yaşından sonra senede tek kez mamografiyi öneriyoruz. Onun sayılmazsa kadınların her ağrı tane bitiminden sonra memelerini tanımak için elle muayene yapması elimizdeki önemli silahlardan akraba. Biz kadınlara memelerini tanımalarını söylüyoruz. Bunun sayı geçerli tek yöntem olduğunu bile belirtmem gerekiyor. İnsanlar memelerindeki kötü urları tanıyabiliyor. Hastalar, 25 yaşından sonra her sene 1 kere olmak üzere basamak gelip muayene olurlarsa, 40 yaşından sonra senelik mamografilerini ihmal etmezlerse erken tanı için yeterli süre oluşur” şeklinde konuştu.
“MEMEYİ KORUMAK İÇİN ONKOPLASTİK CERRAHİ YÖNTEMLERİNİ KULLANIYORUZ”
Onkoplastik cerrahi yöntemleri ile aşağılık tek meme kanserinde memeyi örtmek yerine henüz rengi ve henüz gerçek alana radyoterapi verilmesi imkanı sağlandığını söyleyen Prof. Dr. Ağalar, konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Memenin içinin boşaltılması, aşağılık tek meme kanserinde iki memenin alınıp yerine yeni meme yapılması sayı lüzumsuz, hastaya ıstırap veren ve riskli işlerdir. Amerikan Plastik Cerrahi ve Amerikan Cerrahi Derneği’nin kesin endikasyonlar bulunmadığı sürece yapma dediği 5 maddeden tek tanesi görülegelen meme kanserinde her iki memenin boşaltılıp yeni meme yapılmasıdır. Memeyi koruyabilmek sayı önemlidir. Bunun için onkoplastik cerrahi yöntemlerini kullanıyoruz. Onkoplastik cerrahi yöntemleri dediğimiz şey; onkolojik ve plastik cerrahi yöntemlerinin harmonizasyonudur. Memenin içinin boşaltılıp yeni meme yapılması değildir. Bu tedavi yöntemi son 7-8 senedir Türkiye’dahi yaygınlaşmıştır. Büyük tek meme kanserine verilecek radyasyon dozuyla küçültülmüş tek meme kanserine verilecek radyasyon dozu arasında sayı fark var. Onkoplastik cerrahi yöntemi, henüz rengi ve henüz gerçek alana radyoterapi verilmesi imkanı sağlar. Meme İçindeki tümörü çıkardığımız zaman orada kalacak boşluğu kendi meme dokusuyla doldurmazsak radyoterapiden sonra kimi kozmetik çöküntüler, bozukluklar ve deformasyonlar olur. Bu yöntem ile bahsi geçen ahval bile engellenmiş oluyor.”
‘Kanserden korkma, geç kalmaktan kork’ mesajları verildiğini ama bazen hastaların doktorun söylediği her şeyi yapmış olmasına ve kontrollü davranmasına rağmen kemik metastazı ile basamak başvurduğunu tamlayan Medicana Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Ağalar, “Hasta geç kalmamış, kendisini muayene etmiş, elinden gelen her şeyi yapmış. Bu yüzden en başdu metastazla gelmiş önemli tek hasta grubu mevcut. Onlara bile şöyle tek mesajımız var; meme kanseri içildikten şeker hastalığı gibi kronik tek hastalıktır. Bazen düşüşler olabilir ama bizim amacımız onu tekrar eski haline çevirmek. Bugün her iki pozitif metastatik meme kanserinde tamamen kür olabilen hastalar var” dedi.
“SADECE HEDEFE YÖNELİK TEDAVİYİ VERSEK, AMELİYAT ETMESEK HASTALARA BİR ŞEY OLUR MU?”
Gelişen teknolojiler sonucunda meme kanseri tedavisinde önemli yol kat edildiğini tamlayan Prof. Dr. Ağalar, önümüzdeki yıllarda kanser tedavisinde kullanılan cerrahi işlemlerin akıbetiyle ilgili dahi aşağıdaki bilgileri verdi:
“Şu zihin ‘Acaba bazen hastalara kemoterapi vermeden sadece alık ilaçla gidebilir miyiz?’ deniliyor. Biz ameliyatlardan önce ilaç ile tümörü küçültüyoruz. Böylelikle hastanın tümörü varken bizim haricen verdiğimiz vasıta etki ediyor mu etmiyor mu onu görüyoruz. Kılavuzlar doğrultusunda tümör, uygulanan tedaviler sonrası yok olsa beraberce tümörlü alanı operatörün etmemiz gerekiyor. Bu kapsamda yapılan birçok ameliyatlarda hiç tümör bulamıyoruz. Patolog ‘tümör kalmamış, hepsi ölmüş’ debba. Buna patolojik tam yanıt diyoruz. Patolojik tam yanıt olan hastaların sağ kalım oranları normal insanlarla tıpkısı. İşte yerde noktada ‘Sadece hedefe yönelik tedaviyi versek, operatörün etmesek hastalara tek şey olur mu?’ sorusu gündeme geliyor. Büyük ihtimalle olmaz ama hangi hastada tam yanıt aldığımızı hangisinde alamadığımızı bilmediğimiz için hala operatörün işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki 5-6 sene içinde ameliyatlar yavaş yavaş azalıp, yok olacak.”
Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.