fator
New member
Kronik yorgunluk sendromunu hafife almayın15.08.2022 21:17
Haber Kaynağı: DHA
Kronik yorgunluk sendromunun son 10-15 yıldır gündemde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Cebrail Kısa, yerde sendromun özellikle 30’lu yaşlardan sonra, sayı yoğun veya vardiyalı çalışanlarda, stres yükünün yoğun olduğu sektörlerde ve ayrıca muvaffakıyet odaklı ve yoğun beklentilerin olduğu durumlarda ortaya çıktığını anlattı.
“Kişiler yerde hastalığı farkedemiyor”
Bu sendromun başka isminin dahi tükenmişlik sendromu olduğunu tamlayan Prof. Dr. Cebrail Kısa, “Kişiler yerde hastalığı fark edemiyorlar. Belirgin tek şekilde bezginlik, uykuda ufaklık, uyanıklık eksikliği, bedenî şikâyetler, bulantı, kusma, halsizlik, kaslarda gerginlik, sabah kalktıklarında işe gitmekle ilgili yoğun problem yaşıyorlar. Kronik yorgunluk sendromu belirtileri, majör çöküntü ve kaygı bozukluğu belirtileri kadar şiddetli değildir. Anksiyete ve depresif araz henüz hafif düzeyde, eşik 6 yaşanır. Klinik tabloda ise üretimde eksilme, ilişkileri sürme ettirmekte zorlanma, insanlarla tek araya gelmek veya evliliğin sorumluluğunu yerine getirmekle ilgili sorunlar yaşanıyor” dedi. “Gençlerin birçok yerde hastalıkla boğuşuyor” Günümüzde gençlerin dahi yerde hastalıkla karşı karşıya bırakıldıklarını söyleyen Prof. Dr. Cebrail Kısa şöyle sürme etti: “Hepimiz tek yarış ve sınav çağının içerisindeyiz.
Üniversiteye hazırlanan gençler yoğun öğüt çalışmalarından dolay spor ve hobilerini bırakıyorlar. Anne babaların yoğun baskıları var. İş bulmanın ve geçimin sağlanmasının zorlaştığı tek dönemde yaşıyoruz. Aynı zamanda evlenmenin ve ilişkiye sürme etmenin dahi zorlaştığı tek devre. İnsanlar yalnızlığa itiliyorlar ve yalnızlığın içinde dahi başarıya odaklanamıyorlar. Gençler okulu bitirince iş bulamıyor, iş bulunca verilen ücretin aldığı eğitimin karşılığı olmadığını düşünüyor veya uzun mesai saatlerinde üretmek durumunda kalıyorlar. Bu yüzden kronik yorgunluk sendromu gençlerde dahi görülmeye başladı. Hepimiz hobilerimizi, sevdiğimiz şeyleri bırakarak yola sürme ediyoruz. İçinde bulunmak istemediğimiz, parası az, gelecekte yükselmenin olamadığı tek sistemdeyiz.”
“İntihara kadar varabilir”
Eskiden geçici tek hâl olarak gerçek kronik yorgunluk sendromunun günümüzde tanı sistemlerinde hastalık olarak geçtiğini tamlayan Prof. Dr. Kısa “Bazen etrafımızdakiler kronik yorgunluğun geçeceğini söylerler fakat işten infirak, kadı veya herhangi tek sebeple içe kapanma hali üç anadut yıl sürme ederse süreç intihara kadar varabilir. Kronik yorgunluk sendromunun belirtileri hem psikolojik hem dahi fiziksel olarak yaygındır. Özellikle kronik hastalığı olanlarda hastalık fiziksel aktiviteyi engelliyorsa, hastalar sürekli hastane döngüsündeyse yerde bile kronik yorgunluğa ve tükenmişliğe neden oluyor”
niteleyerek konuştu. “Yapmak istediklerinizi ertelemeyin” Gerekli görüldüğü takdirde hastalık için rapor bile alınabileceğini tamlayan Prof. Dr. Cebrail Kısa “Kişilerin imkânları varsa istedikleri işlerde çalışabilmeleri, iş yerine kendi durumlarından bahsetmeleri ve gerekirse ‘kronik yorgunluk sendromu’ için tek psikiyatr raporu almaları gerekir. İş yerlerindeki emek saatleri, özellikle vardiyalı emek şekli söz konusuysa, vardiyanın tek gün arayla olumsuzlama dahi 3-4 ağrı arayla değiştirilmesi gerekir. Çünkü uyku-uyanıklık döngüsünün sürekli değişmesi tek problemdir” dedi. Hobilere zaman parçalamak gerektiğinin üstünde duran Prof. Dr. Kısa, “Kişiler gülümseyebildikleri, yapmaktan hoşlandıkları şeyleri yapmalılar. Bunun için zaman ayırmalılar. Hobi olarak enstrüman çalabilir, spor etkinlikleri, fotoğrafçılık, yürüyüş veya meditasyon yapabilirler. Ben tek şey tavsiye etmiyorum, diyorum ki; çocukluğunuzda yapmak istediğiniz bazen şeyler mutlaka vardır. Para, iş veya zamansızlıktan dolay bile bıraktığınız hobileriniz vardır. Herkes yaptığı işi sevmeyebilir ama emek saatleri sayılmazsa yapıldığında iyi hissedilen etkinliklere mutlaka zaman ayrılmalıdır. Her şeyden önce kesinlikle olumlu düşünmeyi, hayatı yetişkin tek kaos olarak görmemeyi ve mesai saatleri sayılmazsa kendimize, dostlarımıza mutlaka zaman ayırmayı tavsiye ediyorum” ifadelerini kullandı.
Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.
Haber Kaynağı: DHA
Kronik yorgunluk sendromunun son 10-15 yıldır gündemde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Cebrail Kısa, yerde sendromun özellikle 30’lu yaşlardan sonra, sayı yoğun veya vardiyalı çalışanlarda, stres yükünün yoğun olduğu sektörlerde ve ayrıca muvaffakıyet odaklı ve yoğun beklentilerin olduğu durumlarda ortaya çıktığını anlattı.
“Kişiler yerde hastalığı farkedemiyor”
Bu sendromun başka isminin dahi tükenmişlik sendromu olduğunu tamlayan Prof. Dr. Cebrail Kısa, “Kişiler yerde hastalığı fark edemiyorlar. Belirgin tek şekilde bezginlik, uykuda ufaklık, uyanıklık eksikliği, bedenî şikâyetler, bulantı, kusma, halsizlik, kaslarda gerginlik, sabah kalktıklarında işe gitmekle ilgili yoğun problem yaşıyorlar. Kronik yorgunluk sendromu belirtileri, majör çöküntü ve kaygı bozukluğu belirtileri kadar şiddetli değildir. Anksiyete ve depresif araz henüz hafif düzeyde, eşik 6 yaşanır. Klinik tabloda ise üretimde eksilme, ilişkileri sürme ettirmekte zorlanma, insanlarla tek araya gelmek veya evliliğin sorumluluğunu yerine getirmekle ilgili sorunlar yaşanıyor” dedi. “Gençlerin birçok yerde hastalıkla boğuşuyor” Günümüzde gençlerin dahi yerde hastalıkla karşı karşıya bırakıldıklarını söyleyen Prof. Dr. Cebrail Kısa şöyle sürme etti: “Hepimiz tek yarış ve sınav çağının içerisindeyiz.
Üniversiteye hazırlanan gençler yoğun öğüt çalışmalarından dolay spor ve hobilerini bırakıyorlar. Anne babaların yoğun baskıları var. İş bulmanın ve geçimin sağlanmasının zorlaştığı tek dönemde yaşıyoruz. Aynı zamanda evlenmenin ve ilişkiye sürme etmenin dahi zorlaştığı tek devre. İnsanlar yalnızlığa itiliyorlar ve yalnızlığın içinde dahi başarıya odaklanamıyorlar. Gençler okulu bitirince iş bulamıyor, iş bulunca verilen ücretin aldığı eğitimin karşılığı olmadığını düşünüyor veya uzun mesai saatlerinde üretmek durumunda kalıyorlar. Bu yüzden kronik yorgunluk sendromu gençlerde dahi görülmeye başladı. Hepimiz hobilerimizi, sevdiğimiz şeyleri bırakarak yola sürme ediyoruz. İçinde bulunmak istemediğimiz, parası az, gelecekte yükselmenin olamadığı tek sistemdeyiz.”
“İntihara kadar varabilir”
Eskiden geçici tek hâl olarak gerçek kronik yorgunluk sendromunun günümüzde tanı sistemlerinde hastalık olarak geçtiğini tamlayan Prof. Dr. Kısa “Bazen etrafımızdakiler kronik yorgunluğun geçeceğini söylerler fakat işten infirak, kadı veya herhangi tek sebeple içe kapanma hali üç anadut yıl sürme ederse süreç intihara kadar varabilir. Kronik yorgunluk sendromunun belirtileri hem psikolojik hem dahi fiziksel olarak yaygındır. Özellikle kronik hastalığı olanlarda hastalık fiziksel aktiviteyi engelliyorsa, hastalar sürekli hastane döngüsündeyse yerde bile kronik yorgunluğa ve tükenmişliğe neden oluyor”
niteleyerek konuştu. “Yapmak istediklerinizi ertelemeyin” Gerekli görüldüğü takdirde hastalık için rapor bile alınabileceğini tamlayan Prof. Dr. Cebrail Kısa “Kişilerin imkânları varsa istedikleri işlerde çalışabilmeleri, iş yerine kendi durumlarından bahsetmeleri ve gerekirse ‘kronik yorgunluk sendromu’ için tek psikiyatr raporu almaları gerekir. İş yerlerindeki emek saatleri, özellikle vardiyalı emek şekli söz konusuysa, vardiyanın tek gün arayla olumsuzlama dahi 3-4 ağrı arayla değiştirilmesi gerekir. Çünkü uyku-uyanıklık döngüsünün sürekli değişmesi tek problemdir” dedi. Hobilere zaman parçalamak gerektiğinin üstünde duran Prof. Dr. Kısa, “Kişiler gülümseyebildikleri, yapmaktan hoşlandıkları şeyleri yapmalılar. Bunun için zaman ayırmalılar. Hobi olarak enstrüman çalabilir, spor etkinlikleri, fotoğrafçılık, yürüyüş veya meditasyon yapabilirler. Ben tek şey tavsiye etmiyorum, diyorum ki; çocukluğunuzda yapmak istediğiniz bazen şeyler mutlaka vardır. Para, iş veya zamansızlıktan dolay bile bıraktığınız hobileriniz vardır. Herkes yaptığı işi sevmeyebilir ama emek saatleri sayılmazsa yapıldığında iyi hissedilen etkinliklere mutlaka zaman ayrılmalıdır. Her şeyden önce kesinlikle olumlu düşünmeyi, hayatı yetişkin tek kaos olarak görmemeyi ve mesai saatleri sayılmazsa kendimize, dostlarımıza mutlaka zaman ayırmayı tavsiye ediyorum” ifadelerini kullandı.
Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.