fator
New member
Fikir
Sané’ye kırmızı kart
DFB takımının sinirleri gergin: Avrupa Şampiyonası’nda bu olmayacak
Avusturya’nın tecrübeli milli oyuncusu Marko Arnautovic, Sané’ye pastoral bakımla sahada eşlik ediyor
© Alexander Hassenstein/Getty Images
Milli takım, Avusturya’ya karşı aldığı yenilgiyle felaketle dolu bir uluslararası yılı sonlandırdı. Sané’nin kırmızı kartı belirsizliğin ve hayal kırıklığının ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Artık 2024 Avrupa Şampiyonası öncesinde milli teknik direktör Julian Nagelsmann’ı neredeyse imkansız bir görev bekliyor.
Alman milli takımıyla işlerin gerçekte ne kadar kötü olduğuna dair bir işarete ihtiyaç varsa o da Leroy Sané’ye karşı gösterilen kırmızı karttı. Milli takımın uzun kış tatilinden önceki son milli maçı olan Avusturya’ya karşı oynanan testin 49. dakikasıydı. Bu noktada DFB takımı ilk yarıdaki kötü performansının ardından 0-1 gerideydi. Sané’nin takımının oyunundan ve kendi performansından ne kadar rahatsız olduğunu önceden görebiliyorduk. Sané, Avusturya’nın bek oyuncusu Stefan Posch’a çok fazla azarlamış, küfür etmiş ve sinir bozucu bir faul girişiminde bulunmuştu; ancak bunun hiçbir sonucu yoktu.
Oyunun yeniden başlamasından kısa bir süre sonra, Münihli hücum oyuncusunun fitili tamamen yandı: Önce rakibi Philipp Mwene’e faul yaptı, karşılığında Avusturyalı oyuncu Sané’yi yere düşürdü ve onu daha da kışkırttı, Sané daha sonra Mwene’i dirseğiyle sert bir şekilde devirdi ve haklı olarak kırmızı kart gördü. Ancak durumun netliğine rağmen Sané sakinleşmedi ve bunun yerine Mwene’e birkaç kelime daha söylemeye çalıştı. Takım arkadaşları Bayern’in yıldızını sakinleştirmekte zorlandı. Bu bir sefaletin resmiydi.
Sané’nin davranışı tüm sefaletin simgesi
Sané’nin oyundan atılması takımı daha da cezalandırdı. Sonuç olarak takım biraz daha konsantre ve daha iyi bir performans sergileyerek meydan okuyan bir tepki gösterdi ancak sayısal olarak üstün Avusturyalılara karşı bu yeterli değildi. Tam tersine Alman takımı bir gol daha yedi. O akşam Ernst Happel Stadyumu’nda Almanya’daki son futbol iyimseri şunu açıkça anlamış olmalı: Alman milli takımında hiçbir şey olmuyor, sinirleri gergin. ZDF uzmanı Per Mertesacker bile sadece alaycıydı: Mertesacker, bunun en iyi yanının, ev sahibi olarak Almanların gelecek yıl Avrupa Şampiyonası’na otomatik olarak katılmaya hak kazanması olduğunu söyledi.
DFB
Zaferler, alaylar ve şapkalar: Bunlar Nerz’den Nagelsmann’a kadar milli antrenörlerdi
Sané’nin son derece profesyonellikten uzak davranışı, içinde bulunulan durumu canlı bir şekilde gösteriyor. Futbol açısından hiçbir şey işe yaramadı ve ardından öz kontrol bariz bir şekilde başarısız oldu. Milli antrenörün kararı ılımlıydı (“Takımdan özür diledi”). Bu onu onurlandırıyor. Ancak Julian Nagelsmann’ın maçtan sonra ZDF stüdyosunda göründüğünü gören herkes biliyor: Adam giderek daha fazla kayıpta, hatta belki de çaresiz durumda. Sözleri selefi Hansi Flick’inkine benziyordu: “Daha yapacak çok işimiz var”, “Alman erdemlerine ihtiyacımız var” vb. Her şey doğru ama kimse nasıl uygulanacağını bilmiyor.
Ve bu en endişe verici bulgu: Sané’nin çılgınlığıyla gösterdiği gibi milli antrenörün zihinsel hatalara karşı koyacak hiçbir yolu yok gibi görünüyor. Nagelsmann, takımdaki uyumun çok iyi olduğunu vurguladı, ancak başlama vuruşu sesi geldiğinde ve oyuncular sahaya çıktığında takım dağılıyor (“Sahaya transfer işe yaramıyor”) Sané için işler ciddileşti. akşam – Happel Stadyumu yalnızca en ekstrem haliyle gösteriliyor. Kulüpte olağanüstü bir formda oynuyor ama milli takımda her şey mahvoldu. Buna genellikle kafa problemi denir.
Koç hakkında tartışmanın ne faydası var?
Şimdi, halihazırda yapıldığı gibi Nagelsmann’ı bir koç olarak tartışmaya başlayabilirsiniz. Genç koçun büyük bir turnuvada bir sonraki başarısızlığı önlemek için henüz doğru yaklaşımı ve doğru oyuncu karışımını bulamadığı çok açık. Fikirleriyle oyuncuları bunaltıyor mu? Çok mu karmaşık düşünüyor? Yoksa oyuncular işi kendileri için çok mu kolaylaştırıyor? Birbirine uymayan, motivasyonsuz bir karmaşa mı? Her ikisi de belki bir ölçüde doğrudur ama krizin derinliğini açıklamıyorlar. Nagelsmann’da Joachim Löw ve Hansi Flick döneminde zaten var olan sorunlar devam ediyor.
Belki de DFB ve milli takım için iyi niyetli olan herkesin bazı inanç ve taleplere veda etmesi gerekiyor. Oyuncuların bireysel kalitesinin son derece yüksek olduğu söylentisi çok standart bir sözdür. Kendi başına doğru olabilir, ancak (acı verici bir şekilde görebileceğiniz gibi) kesinlikle hiçbir şey ifade etmez. Ne kadar sık söylenirse, kulağa o kadar boş gelir.
Belki yaklaşan Avrupa Şampiyonası turnuvasını önceden bir yaz masalının yeniden canlanışı olarak ilan etmemek de mantıklı olabilir. 2006 ve 2014 artık geçmişte kaldı. Nagelsmann, ZDF stüdyosunda bunun “çok işimiz olduğunu kabul etmekle” ilgili olduğunu açıkladı. Mevcut durumun gerçekçi bir değerlendirmesi gibi görünüyordu.
Belki de iyileşme umudu burada yatıyordur.
#Konular
Sané’ye kırmızı kart
DFB takımının sinirleri gergin: Avrupa Şampiyonası’nda bu olmayacak
Avusturya’nın tecrübeli milli oyuncusu Marko Arnautovic, Sané’ye pastoral bakımla sahada eşlik ediyor
© Alexander Hassenstein/Getty Images
Milli takım, Avusturya’ya karşı aldığı yenilgiyle felaketle dolu bir uluslararası yılı sonlandırdı. Sané’nin kırmızı kartı belirsizliğin ve hayal kırıklığının ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Artık 2024 Avrupa Şampiyonası öncesinde milli teknik direktör Julian Nagelsmann’ı neredeyse imkansız bir görev bekliyor.
Alman milli takımıyla işlerin gerçekte ne kadar kötü olduğuna dair bir işarete ihtiyaç varsa o da Leroy Sané’ye karşı gösterilen kırmızı karttı. Milli takımın uzun kış tatilinden önceki son milli maçı olan Avusturya’ya karşı oynanan testin 49. dakikasıydı. Bu noktada DFB takımı ilk yarıdaki kötü performansının ardından 0-1 gerideydi. Sané’nin takımının oyunundan ve kendi performansından ne kadar rahatsız olduğunu önceden görebiliyorduk. Sané, Avusturya’nın bek oyuncusu Stefan Posch’a çok fazla azarlamış, küfür etmiş ve sinir bozucu bir faul girişiminde bulunmuştu; ancak bunun hiçbir sonucu yoktu.
Oyunun yeniden başlamasından kısa bir süre sonra, Münihli hücum oyuncusunun fitili tamamen yandı: Önce rakibi Philipp Mwene’e faul yaptı, karşılığında Avusturyalı oyuncu Sané’yi yere düşürdü ve onu daha da kışkırttı, Sané daha sonra Mwene’i dirseğiyle sert bir şekilde devirdi ve haklı olarak kırmızı kart gördü. Ancak durumun netliğine rağmen Sané sakinleşmedi ve bunun yerine Mwene’e birkaç kelime daha söylemeye çalıştı. Takım arkadaşları Bayern’in yıldızını sakinleştirmekte zorlandı. Bu bir sefaletin resmiydi.
Sané’nin davranışı tüm sefaletin simgesi
Sané’nin oyundan atılması takımı daha da cezalandırdı. Sonuç olarak takım biraz daha konsantre ve daha iyi bir performans sergileyerek meydan okuyan bir tepki gösterdi ancak sayısal olarak üstün Avusturyalılara karşı bu yeterli değildi. Tam tersine Alman takımı bir gol daha yedi. O akşam Ernst Happel Stadyumu’nda Almanya’daki son futbol iyimseri şunu açıkça anlamış olmalı: Alman milli takımında hiçbir şey olmuyor, sinirleri gergin. ZDF uzmanı Per Mertesacker bile sadece alaycıydı: Mertesacker, bunun en iyi yanının, ev sahibi olarak Almanların gelecek yıl Avrupa Şampiyonası’na otomatik olarak katılmaya hak kazanması olduğunu söyledi.
DFB
Zaferler, alaylar ve şapkalar: Bunlar Nerz’den Nagelsmann’a kadar milli antrenörlerdi
Sané’nin son derece profesyonellikten uzak davranışı, içinde bulunulan durumu canlı bir şekilde gösteriyor. Futbol açısından hiçbir şey işe yaramadı ve ardından öz kontrol bariz bir şekilde başarısız oldu. Milli antrenörün kararı ılımlıydı (“Takımdan özür diledi”). Bu onu onurlandırıyor. Ancak Julian Nagelsmann’ın maçtan sonra ZDF stüdyosunda göründüğünü gören herkes biliyor: Adam giderek daha fazla kayıpta, hatta belki de çaresiz durumda. Sözleri selefi Hansi Flick’inkine benziyordu: “Daha yapacak çok işimiz var”, “Alman erdemlerine ihtiyacımız var” vb. Her şey doğru ama kimse nasıl uygulanacağını bilmiyor.
Ve bu en endişe verici bulgu: Sané’nin çılgınlığıyla gösterdiği gibi milli antrenörün zihinsel hatalara karşı koyacak hiçbir yolu yok gibi görünüyor. Nagelsmann, takımdaki uyumun çok iyi olduğunu vurguladı, ancak başlama vuruşu sesi geldiğinde ve oyuncular sahaya çıktığında takım dağılıyor (“Sahaya transfer işe yaramıyor”) Sané için işler ciddileşti. akşam – Happel Stadyumu yalnızca en ekstrem haliyle gösteriliyor. Kulüpte olağanüstü bir formda oynuyor ama milli takımda her şey mahvoldu. Buna genellikle kafa problemi denir.
Koç hakkında tartışmanın ne faydası var?
Şimdi, halihazırda yapıldığı gibi Nagelsmann’ı bir koç olarak tartışmaya başlayabilirsiniz. Genç koçun büyük bir turnuvada bir sonraki başarısızlığı önlemek için henüz doğru yaklaşımı ve doğru oyuncu karışımını bulamadığı çok açık. Fikirleriyle oyuncuları bunaltıyor mu? Çok mu karmaşık düşünüyor? Yoksa oyuncular işi kendileri için çok mu kolaylaştırıyor? Birbirine uymayan, motivasyonsuz bir karmaşa mı? Her ikisi de belki bir ölçüde doğrudur ama krizin derinliğini açıklamıyorlar. Nagelsmann’da Joachim Löw ve Hansi Flick döneminde zaten var olan sorunlar devam ediyor.
Belki de DFB ve milli takım için iyi niyetli olan herkesin bazı inanç ve taleplere veda etmesi gerekiyor. Oyuncuların bireysel kalitesinin son derece yüksek olduğu söylentisi çok standart bir sözdür. Kendi başına doğru olabilir, ancak (acı verici bir şekilde görebileceğiniz gibi) kesinlikle hiçbir şey ifade etmez. Ne kadar sık söylenirse, kulağa o kadar boş gelir.
Belki yaklaşan Avrupa Şampiyonası turnuvasını önceden bir yaz masalının yeniden canlanışı olarak ilan etmemek de mantıklı olabilir. 2006 ve 2014 artık geçmişte kaldı. Nagelsmann, ZDF stüdyosunda bunun “çok işimiz olduğunu kabul etmekle” ilgili olduğunu açıkladı. Mevcut durumun gerçekçi bir değerlendirmesi gibi görünüyordu.
Belki de iyileşme umudu burada yatıyordur.
#Konular