8 tane atasözü söyler misin ?

Melis

New member
Atasözleri: Kültürler Arasında Bir Köprü ve Öğreti

Merhaba arkadaşlar! Bugün, atasözlerinin gücünden bahsedeceğiz, ama klasik bir bakış açısıyla değil! Dünya üzerindeki farklı kültürlerin bize nasıl benzer ve farklı öğretiler sunduğunu, atasözleri üzerinden anlamaya çalışacağız. Birçok atasözü, insanların yaşadıkları coğrafyada şekillenen değerler ve inançları yansıtır. Fakat ne ilginçtir ki, farklı kültürler benzer yaşam derslerine ulaşırken bazen birbirinden çok uzak olsa da, bazen de aynı noktalara ulaşırlar. Hadi, bu atasözlerinin evrensel ve yerel anlamlarına, küresel dinamiklerle nasıl şekillendiğine birlikte göz atalım.

1. "Ayağını Yorganına Göre Uzat" (Türk Atasözü)

Türk atasözlerinden biri olan "Ayağını yorganına göre uzat", hayatta dengeyi bulmaya dair derin bir anlam taşır. Bu atasözü, kişinin maddi ve manevi durumunu doğru değerlendirmesi gerektiğine işaret eder. Kültürel bağlamda, Türkiye gibi gelişen ekonomisi ve sosyal yapıları olan ülkelerde, bireylerin gelir düzeyine göre yaşamlarını şekillendirmeleri gerektiği vurgulanır. Bu, geleneksel olarak "alın teri" ve "fedakarlık" gibi değerlerle de örtüşür. Erkekler, genellikle bu atasözünü daha stratejik bir biçimde, kaynaklarını verimli kullanma ve hedeflere odaklanma olarak algılarlar. Kadınlar ise bu öğretiyi daha çok aile içi denge ve sorumluluklar etrafında yorumlayabilir.

Benzer bir öğreti, İngiliz kültüründe yer alan "Cut your coat according to your cloth" atasözünde de karşımıza çıkar. Yani, İngilizler de, kendi imkanlarına göre hareket etmeyi öğütlerler. Görüyoruz ki, hem Türk hem de İngiliz atasözleri, bireysel kaynakların farkında olmayı ve buna göre yaşamayı öğütlüyor. Ancak, Türk atasözünde bu dengeyi kurma biçimi daha çok ailenin bütçesine ve ev içi sorumluluklara odaklanırken, İngiliz atasözü daha bireysel ve pratik bir yaklaşımı yansıtır.

2. "Ne Ekersen, Onu Biçersin" (Türk Atasözü)

Bu atasözü, evrensel olarak kabul edilen bir yaşam felsefesidir. Türk toplumunda, "Ne ekersen, onu biçersin" sözü, insanların davranışlarının sonuçlarıyla doğrudan ilişkilendirildiği bir anlayışa dayanır. Bu söz, erkeklerin başarıya ulaşmada kişisel çaba ve stratejiyi ne kadar vurgulayan bir yaklaşımını yansıtırken, kadınlar daha çok bu atasözünü ilişkiler ve toplumsal bağlar üzerinden değerlendirir. Kadınlar, "ekilen" sevgi ve saygının, toplumsal ilişkilerde karşılığını bulduğuna inanır.

Bunun evrensel karşılığıysa Çin kültüründeki "You reap what you sow" atasözünde kendini gösterir. Çin'de bu atasözü, ahlaki ve etik sorumluluklarla sıkı bir ilişki içindedir. Her iki kültür de, bireyin toplum içindeki rolünü ve eylemlerinin uzun vadeli sonuçlarını anlamasına vurgu yapar. Ancak burada farklılık, kültürel normlarda gizlidir: Türk kültüründe, bireysel ve toplumsal başarı arasında güçlü bir bağ varken, Çin kültüründe bu öğreti, bireyin toplum içindeki sorumluluklarıyla daha fazla ilişkilidir.

3. "Dost Kara Günde Belli Olur" (Türk Atasözü)

Türklerin "Dost kara günde belli olur" atasözü, toplumsal bağların ve insan ilişkilerinin değerini gösteren bir sözdür. Bu atasözü, özellikle kadınlar için çok önemli olabilir çünkü kadınlar, toplumsal ilişkilerde duygusal bağlara büyük önem verirler. Zor zamanlar, ilişkilerin ne kadar sağlam olduğunu test eder. Erkekler için ise bu atasözü, sadakat ve işbirliği gibi daha stratejik değerlere işaret eder. Bu sayede, insanlar, zor anlarda birbirine destek olmaya daha yatkındırlar.

Benzer bir atasözü, Batı kültüründe, özellikle İngiltere'de, "A friend in need is a friend indeed" şeklinde karşımıza çıkar. İki atasözü de dostluk, güven ve sadakat gibi evrensel değerler üzerinde durur. Fakat Türk toplumunda, özellikle zor zamanlarda aile içi yardımlaşma ve destek ön plana çıkar, bu yüzden "kara gün" terimi duygusal yük taşırken, Batı kültüründe daha çok dayanışma vurgusu yapılır.

4. "Az Kazanan Çok Kazanır" (Türk Atasözü)

Türk kültüründe yer alan "Az kazanan çok kazanır" atasözü, genellikle sabır ve tutumlulukla ilişkilendirilir. Bireylerin kısa vadeli kazançlara odaklanmak yerine uzun vadeli stratejilerle başarıya ulaşabileceğini anlatır. Erkekler, bu atasözünü genellikle kişisel başarılar ve kazançlar üzerinden değerlendirirken, kadınlar daha çok bu felsefeyi toplumsal ilişkilerde tutumlu olma ve küçük adımlarla büyük etki yaratma olarak yorumlarlar.

Buna karşılık, Fransızlar "Petit à petit, l'oiseau fait son nid" (Yavaş yavaş, kuş yuvasını yapar) atasözünü kullanarak benzer bir bakış açısına sahiptir. Fransızlar, sabırlı bir şekilde ilerlemenin değerini vurgular. Her iki kültür de küçük adımlarla büyük başarılar elde etmenin gücünü kabul eder, fakat Türk toplumu genellikle bu öğretiyi toplumsal ve bireysel kazançlar üzerinden aktarırken, Fransız kültüründe daha çok sanat ve yaşam felsefesiyle ilgili bir yaklaşım olarak kullanılır.

5. "Gülü Seven Dikenine Katlanır" (Türk Atasözü)

Bu atasözü, hayatta elde edilen güzelliklerin ve ödüllerin kolayca ulaşılabilir olmadığını anlatır. Erkekler, bu atasözünü daha çok iş hayatında risk almayı ve zorlukların üstesinden gelmeyi teşvik edici bir öğreti olarak benimserler. Kadınlar ise, bu öğretiyi duygusal ve toplumsal ilişkilerde, sevgi ve bağlılık uğruna zorluklarla yüzleşme olarak ele alabilirler.

Japon kültüründe ise benzer bir öğreti "No pain, no gain" (Ağrı olmadan kazanılmaz) şeklinde ifade edilir. Japonlar, başarıyı elde etmek için zorluklarla yüzleşmenin ve buna katlanmanın gerekliliğine büyük önem verirler. Hem Türk hem Japon kültürlerinde, zorluklar karşısında pes etmeden mücadele etmenin başarının anahtarı olduğuna inanılır.

6. "Sakla Samani, Geldi zamanı" (Türk Atasözü)

Bu atasözü, hazırlıklı olmanın önemine işaret eder. Türkler, her zaman geleceğe yönelik birikim yapmanın ve sabırlı olmanın değerini bilirler. Erkekler, genellikle bu sözü iş dünyasında, kadınlar ise ailede ve ilişkilerde olası zorluklar karşısında sabırlı olma ve hazırlıklı olma olarak yorumlarlar.

Benzer bir atasözü, Arap kültüründe "El-himma fi al-‘amali, wa la takhun fi al-khayri" (Çalışmakla meşgul ol, hayırda kusur yapma) şeklinde bulunur. Arap kültüründe, geleceğe yönelik hazırlıklı olmak ve istikrarlı bir şekilde çalışmak çok değerli sayılır.

7. "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" (Türk Atasözü)

Bu atasözü, toplumsal işbirliğinin ve dayanışmanın önemini vurgular. Kadınlar bu öğretiyi genellikle sosyal ilişkilerde yardımlaşma ve ortak güç kullanma olarak benimserken, erkekler daha çok bu sözü takım çalışması ve işbirliği açısından değerlendirirler.

Benzer bir atasözü, Amerikan kültüründe "Teamwork makes the dream work" (Takım çalışması, hayalleri gerçeğe dönüştürür) şeklinde ifade edilir. Hem Türk hem de Amerikan kültürlerinde, işbirliği ve birlikte hareket etmenin, bireysel başarıdan daha önemli olduğu anlatılır.

8. "Ağaç yaşken eğilir" (Türk Atasözü)

Eğitim ve karakter gelişimi ile ilgili bu atasözü, kişilerin yaşantılarının erken dönemlerinde şekillendiğini anlatır. Türkler, bu sözü genellikle çocuk eğitimi ve aile içindeki değerler üzerinden tartışırlar. Erkekler, bu atasözünü kişisel gelişim ve kariyer açısından erken yaşta öğrenilen disiplinin önemini vurgularken, kadınlar toplumsal rollerin ve ilişkilerin erken yaşlardan itibaren şekillendiğini savunurlar.

Batı kültüründe de benzer bir bakış açısı, "You can't teach an old dog new tricks" (Yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretemezsin) şeklinde ifade edilir. Burada da bireylerin erken yaşlardan itibaren aldıkları eğitim ve değerlerin yaşamlarını nasıl şekillendirdiğine inanılır.

Sonuç: Kültürel Zenginlik ve Evrensellik Arasındaki Denge

Görüyorsunuz ki, atasözleri dünyanın dört bir yanındaki toplumlarda benzer temaları işler, ancak her kültür bunları farklı bir biçimde anlatır. Kültürler arası benzerlikler ve farklılıklar, aslında insan olmanın evrensel deneyimlerinin bir yansımasıdır. Kendi toplumumuzun ve kültürümüzün öğrettiklerinden öğrenmek kadar, başkalarının bakış açılarını da keşfetmek, dünyayı daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olur.

Hangi atasözü sizi daha fazla etkiliyor? Kültürünüzdeki atasözlerinin ne gibi derin anlamlar taşıdığını hiç düşündünüz mü?